9 Şubat 2025 Pazar

7 Yıl Sonra Edebiyat Yap(a)madan Bir Güncelleme

7 yıl sonra geldim buraya. Gelirken de baya uğraştım, hatta zor buldum blog sayfamı.

Geçmişi okuyarak iyi mi yaptım bilmiyorum.
Dinledim yine Yanıbaşımdan'ı, İz Bırakanlar Unutulmaz'ı. Gözlerim ve hipokampusüm olağanın dışında hareketlendi.

Şimdi de bir şeyler yazmaya çalışıyorum ancak edebiyat ile aram bu denli bozukken nasıl bir yazı çıkar bilmiyorum.
-Bilgisayarımı review makale hazırlığıma devam etmek için açmıştım. Konunun buralara gelmesine şaşırıyorum-

Çok zaman geçti, her şey, herkes çok değişti.

Çoğu şey olumlu yönde değişti ve gelişti;
-Yeni bir şehirde, sevdiğim bir işte yönetici oldum.
-Birini koşulsuz sevmeyi öğrendim, onunla yaşamayı öğrendim.
-Geçmiş daha az aklıma geliyor artık. Bu yoğunluğumdan mıdır veya kafamın başka şeylerle meşgul olduğundan mıdır bilmiyorum ama düşünmemenin beni iyi hissettirdiğinin farkındayım.


Bazı şeyler umduğum gibi olamadı:
-Kaybolma dediklerim kayboldu.
-*Matematiğe Güvenin Gittikçe Azalması Lazım* demiştim ama kendim azaltamadım.
-Antalya'da yaşamaya bir adım daha uzaklaştım.
-Saçlarım seyrekleşti, yaşlandım.

Yazının devamını getirir miyim bilmiyorum. Zaten edabiyat da yapamıyorum, şairane de yazamıyorum. Burada bırakıyorum. Belki dönerim.

Zaman hiç beklemiyor arkadaşlar. Buradaki son yazımdan 7 yıl geçmiş... doğumdan okula başlamak için yeterli bir süre; uzuun bir zaman dilimi.
Zaman beklemiyorken, geçmişle boğuşmak, bir blog yazmak için kafa yormak, zaman ayırmak falan... Bir 5 yıl sonra döner, yapar zekayaya yazdırırım belki bişiler, hem de edebi edebi...

1 Nisan 2018 Pazar

hatırlıyorum



öyle değişik zamanları hatırlıyorum ki geçmişimde...

fanta konseri mesela, beach parta ki hızlı adımlı yürüyüşümü hatırlıyorum.
canımın çok acıdığı bir akşam şarabı kafayı dikişimi ve boğazmın yırtılışını hatırlıyorum.
ilkokul aşkımın benimle bir kez diğer arkadaşlarımla iki kez dans ettiği o mezuniyet balosunu hatırlıyorum.

gözlerimi kapatıp, o dönemlerdeki şarkıları dinleyince daha çok şey hatırlıyorum.

bir ölümün, hayatımı en derinden etkilediği zamanları, hastane köşesini, ağlayışlarımı, ellerimi arşa kadar kaldırıp Allah'a yalvarışlarımı.

motorları hatırlıyorum, en hızlı zamanları, ölümden korkulmadığı zamanları.

-iz bırakanlar unutulmaz.

kırmızı ışığı.
ramazan ayını, hediye çikolataları ve çikolata esmerliğini.
gerekzdi ama Manisayı.
aldatıcı öpücük oyununu.

mahalle maçlarını, mahalle kavgalarını.
önemli bir okul maçının son dakikasında, daha önce gücümün yetmediği için hiç atamadığım 3 puanlık basket sayısını atışımı. basket topuna kafa attığım için okul takımından atıldığım günü.
para kazandığım ilk ve son oyun knight online yüzünden dayımdan dayak yiyişimi.
dayak yiyişimi dedim de, izlediğim okulumuzun bir maçında karşı takımın oyuncusunun arkadaşıma attığı yumruk sonrasında sahaya dalışımı ve karşı takım hocasından yediğim yumruğu da hatırladım, hatta acısını da.

çok kavgacı asla olmadım. kavga da etmedim zaten fazla, dayak da yemedim pek(en çok dayılarım dövdü beni, iyi ki dövmüşler), ama arkadaş hassas konuydu bende.

lise arkadaşlarımızla yaptığımız mükemmel bir piknik gününü hatırlıyorum şimdi. yakar top oyununda, topumuzun mangal yapan ailenin bölgesine iki kez gelmesi ve sırf bu yüzden oradaki bir adamın arkadaşıma okey tablası ile vuruşunu hatırlıyorum ama, arkadaş hassas konu dedim ya, uçarak adama attığım yumruğu, adamın bıçağı alışını ve ailesinin adamı durduruşunu hatırlıyorum...

o kadar zor yazıyorum ki, çünkü hatırladıktan sonra o anları tekrar tekrar yaşıyorum beynimde, saat 23.00 oldu bile.

okul ikinciliğimi, askerlikteki birinciliğimi.
arkadaşlarıma ders anlatışlarımı, sınav zamanlarında yanıma ders çalışmaya odaklı bir arkadaşımı alıp kapıyı kilitleyişimi ve odaya kimseyi almayışımı.
içimde beni iyi biri yaptığına inandığım merhamet ve inanç duygumun, -o ellerimi arşa kadar kaldırıp dua ettiğim günleri hatırlayarak-, insanların iyiliği için yırtınışlarımı, sosyal sorumluluk projelerimizi

sonra fark ediyorum da kim o bu anılarımın bir parçası ise onlardan vazgeçmedim. gidenler oldu da hoş gittiler. haklarını helal ederek gittiler, yeşil tişörtümü alarak gittiler.

biz, bizim gibi bazı insanlar, kaosu severler, geceleri hafif duygusal bir müzik ile yazıyorsa bir blog sayfasına, düşünmeyi, acı anıları kurcalamayı severler.
göz yaşının gözü sulandırmaya hazır olduğu anları severler ama akmasına da pek izin vermezler.

ne aşk acısı, ne diğer kaybedişler veya es geçişler.
en acı şey, o iz bırakanların zamanına geri dönülemeyiş.

-iz bırakanlar unutulmaz.

ve

anladı birgün bitermiş her şey,
ve bitti.


























14 Mayıs 2017 Pazar

Matematiğe Güvenin Gittikçe Azalması Lazım



Makromoleküler malzemelerin biyomühendisliği'ne çalışmak için söz vermiştim halbuki kendime bu gece. Bilmem kaç yıl sonra, "insanlara herhangi bir yardımı olmayan bir yazı" yazmak üzere geldim blog sayfama. Kendime ne zaman söz versem, sözümü tutardım.

Analiz yeteneklerimin kuvvetli olduğu zamanları hatırlıyorum. Matematiğin beni aldatmadığı zamanları.; her şeyi dört dörtlük yapmak için sayıların yeterli olacağını düşündüğüm...

Ancak zaman adil davranıp, tek gelmedi.

Zaman, geride bıraktırarak, ölüme teslim ederek, hep yeşil ışık yakarak geldi. Halbuki kırmızı ışıkta beklemenin de mutlu ettiği anlar vardı.

fondöten...

...

Neden her blog yazımda aklıma geliyorsun, Mevlüt. Geçen gece Duman konserinde yanıbaşımdan'ı dinlerken sıçtın zaten ağzıma.

...

Duygularım karıştı yine arkadaşlar. Hep böyle olduğundan mı yoksa  matematiğe fazla güvendiğimden mi zamanın geride bıraktırdıkları ile uğraşıyorum bu kadar?!...


Dans ederken herkesin beni izlediği zamanlarda yaşadığım anları hatırlıyorum. Bir Latin müziğinin ve üç tane biranın, beni nasıl bu kadar mutlu ettiğini anlayamıyorum. Matematiğe karşı güvenim azalıyor.

Şimdi daha kuvvetli hatırlıyorum, Tudors Arena'yı, Tektekçiyi ha bir de İÜ Merkez Kütüphanesini. Zamanın benimle hiç derdi olmadığı Erasmus zamanlarını.

..

Korkak biri değilim ama cesur olmadığım zamanları hatırlıyorum. Aslında başıma bunlar fazla cesur olduğumdan da geliyor olabilir. Bunu danışacağım.

Yukarıdaki müziğin bugün 38.kez çalışı...

Fondöten'in böyle yazıldığını öğrendiğim zaman yaşadığım şaşkınlığı iyi hatırlıyorum. Hatta google'a fondoten, fondaten vb. yazıp yaklaşık sonuçları dahi karşılaştırdım. Çoğu kişiye şaşkınlık vermeyen şeylerin beni niye bu kadar şaşkınlığa düşürdüğünü anlayamıyorum. Teşekkür ederim fondöten için.

Ezan okunuyor müziği durdurdum.

Matematik ile aramı bozacak değilim ama az değer vermem gerek belli ki bundan sonra. Fazla analiz etmeyeceğim, farklı problemler türeterek işimi zorlaştırmayacağım. Görüyoruz ki bunlar sadece geride kalanları hatırlamama yardımcı oluyor. Benim daha çok "an"'lara, daha çok kırmızı ışıkta kalmaya ihtiyacım var.

44.kez çalarken şarkı,  söz bitireceğim bu yazıyı.

Şimdi daha iyi anlıyorum her şeyi. Neredeyse tüm Atakent ayaklarımın altında, karşıda patlayan havai fişekler falan, gereksiz bir şekilde uzanmış iki gökdelen; herkesin ne bu gökdelenler diye sorduğu ve benim hala bir cevabımın olmadığı. Teşekkürler bana hala böyle duygularımın var olduğunu hatırlatanlar. Sana da teşekkürler müzik kutusu.

Şarkının 47.kez çalışı. Kendime ne zaman söz versem, sözümü tutardım.
Yukarıdaki paragrafı yaklaşık 7-8 dk'da yazmadım arkadaşlar. Bilgisayarın şarj aletini arıyordum. Süreç böylelikle biraz daha uzun oldu.

Matematiğe güvenin gittikçe azalması lazım.











30 Ekim 2016 Pazar

Almanya Vize Reddi, İtiraz Dilekçesi ve Sonucu


İstanbul Almanya Başkonsolosluğu 2 kez vizemi reddetti. Yılmadım. 2. reddime itiraz dilekçesi yazdım ve olumlu sonuçlandı!

Eğer vize isteğim olumlu sonuçlanırsa, bu üzücü ve yorucu süreci herkese anlatmalıyım diye kendime söz vermiştim.

Başlıyorum...

Almanya'da katılacağım bir etkinliğe gitmek üzere Ticari vize başvurum, çalıştığım şirket tarafından aracı bir şirket aracılığı ile yapıldı.
Uyarı-1: Türkiye'de ortalık karışık iken bu vize sürecini eskisi gibi yönetmeleri üzerine aracı bir kurum ile yapmak olumlu sonuçlanmıyor. Bizim her olanağı düşünüp o şekilde başvurmamızda fayda var.

1. başvurumda gerekli tüm belgelerim IDATA'ya iletildi, parmak izi verdim. Ticari vizede, turistik vizeden farklı olarak çalıştığım şirketin beni finanse edeceğine dair belge, şirketin imza sirküleri, hizmet dökümüm, maaş bordrom ve etkinliğine gideceğimiz şirketin davet mektubu vb. şeyler vardı. Ayrıca maddi anlamda kendi kartımın hesap bakiyesini de iletmiştim.

1. vize başvuruma red 2 hafta içerisinde geldi. Şirketimde benle birlikte aynı belgeleri vererek vize başvurusu yapan iş arkadaşlarıma vize verilmişti. Darılmıştım Almanya'ya.

1. Vize başvuru reddim, 9 Madde ile geldi." Vize geçerlilik süresi bitiminden önce üye devlet topraklarından ayrılma niyetinde olduğunuz tespit edilememiştir"
-Türkiye'de geçim temelinin istikrarlı bir şekilde sağlanmış olduğuna dair olumlu kanaat, sunulan belgelerle oluşmamıştır.
-Türkiye'de ailevi, ekonomik, ve maddi bağlarınızı yeterli bir şekilde kanıtlayamadınız.

Analiz etmeye başladım neden vermediiklerini;
*Maaş bordrosu 3 aylık isteniyordu ve ben 3 aylık maaş bordromu vermiştim. Maaş bordrosuyla alakalı olmamalıydı.
*SGK hizmet dökümüm çok azdı!.. evet olumsuz durum buydu, kesinlikle.
*Hesabımdaki para da azdı, ancak yeterliydi.
*Katılacağım etkinliğin süresi 5 gündü ancak ben 90 günlük vize istemiştim(aracı kurumun doldurduğu vize başvuru formunda). Sonuçta Almanya'ya işimle alakalı olarak hep gidiyor olacaktım ve 90 günlük istemem normaldi.


Tüm bu durumları iyice düşünerek 2. vize başvurumu eksi yönlerimi artı yöne çevirecek şekilde yapmaya çalıştım;

1-) Maaş bordromun yenisini verdim 4 aylıktı.
2-)SGK hizmet dökümüm azdı ancak benim 6 yıldır bireysel emekliliğim vardı, onu koydum.
3-) Babam tarafından dolar hesabıma para yatırıldı.
4-)Bu sefer başvuru formuma 5 gün yazdım. Adamlar ne zaman geri döneceğimi anlamamış diye. Net görsünler istedim işte etkinliğe gidip, döneceğim. Ancak başvuru formum aracı firma tarafından tekrar düzenlenince, "biz hep böyle alıyoruz, 90 gün yazıyoruz" denilerek değiştirildi. Bu durum beni şüpheye sokmuştu, çünkü 9. madde bana  hala çirkince sırıtıyordu.

2. Vize reddim  yine 9 Madde ile geldi." Vize geçerlilik süresi bitiminden önce üye devlet topraklarından ayrılma niyetinde olduğunuz tespit edilememiştir"
-Türkiye'de ailevi, ekonomik, ve maddi bağlarınızı yeterli bir şekilde kanıtlayamadınız.

*Ancak burada bir önceki vize reddimde yazan "Türkiye'de geçim temelinin istikrarlı bir şekilde sağlanmış olduğuna dair olumlu kanaat, sunulan belgelerle oluşmamıştır" yoktu.

Neden vermemişlerdi?

Analiz edeceğim tek şey şu kalmıştı;
* Şirket benim masraflarımı karşılayacak tüm belgeleri eksiksiz veriyorlardı, maddi anlamda destekçimdi.
*Ancak aileme dair hiçbir şey göstermemiştim. Ticari vize de bu istenmiyordu ki!, ne alaka!
*Ortalık karışık, adamlar belki oraya kaçacağımı düşünüyor diye düşündüm. 9. madde de ailevi bağlardan bahsediyordu ve ben hay Allah! neden koymadım aileme dair bir şeyler dedim kendi kendime, aracı kurum da uyarmamıştı.

3.kez vize reddi yersem uzun bir süre üye topraklardan vize alamıyor  olacaktım ve şirketim hep Avrupa ile ilişkiliydi.

02.09.2016 tarihinde 2. vize reddimi yemiştim. Etkinlik 4-8 Ekim'deydi.

Vize itiraz dilekçe yazmam gerekiyordu. 3. kez red yememeliydim ve o vizeyi almalıydım. Hırslanmıştım...Danıştığım kişiler vermezler uğraşma dediler ancak internette görmüştüm, itiraz dilekçesine olumlu cevaplar vardı. Benim durumumun saçma olduğunu biliyordum, her şey tamam gözüküyordu aslında bir ticari vize için, belki de fazlaydı bile.

23 Eylül 2016 tarihinde vize itiraz dilekçemi hem Almanca hem Türkçe yazdım.
*Yüksek lisans yaptığımı ve devam zorunluluğum olduğunu( Transkript ve öğrenci belgesi ekte)
*Davet mektubumu hatırlatıcı yazı ve Türkiye'de yürütmem gereken görevler olduğunu,
*Bireysel emekliliğimi hatırlatıcı yazı,
*Babama ve anneme dair mülkler, babamın şirketinin belgeleri, araba vb.ekte sunarak ailevi bağlarımın sağlam olduğunu ve maddi yönden rahat bir yaşam sürdüğümüzü yazdım.

İtiraz dilekçemin değerlendirilmesi için aradım ve mail attım ancak bu şekilde öne alamayacaklarını belirttiler. Çok ret olduğunu bu şekilde anladım.


4-8 Ekimde Almanya'da ki etkinlikte bulunamadım!... Değerlendiremediler 3 Ekim'e kadar. Kaçtı Bamberg!


Yaklaşık 1 ay sonra 24 Ekim 2016'da vize red dilekçemin olumlu sonuçlandığı bilgisini vermek üzere aradılar. Yeniden davet mektubu, uçak ve otel rezervasyonu seyahat sağlık sigortasını  ve pasaportunuzu Başkonsolosluğa getirin sonrasında vizenizi yollayacağız dediler.

Biraz mutlu biraz kırgındım. Hırsımın boşa çıkmadığı için mutlu oldum ancak gidememiştim Bamberg'e, güzel bir etkinlik olmuş...

Yılmayın arkadaşlar, aklınızda soru işareti kalacak bir şey yapmayın başvurusu sırasında. Alman Başkonsolosluğu her şeyi dört dörtlük görmek istiyor demek ki.

Vize red dilekçemle ilgili olarak, Almanca'ya çevirilmesinde yardımcı olan Serdar Baydar ve Zeynep Bayram'a teşekkürleri bir borç biliyorum.
Vize red dilekçemi analiz etmek isteyen arkadaşlar emreozeren07@gmail.com adresime mail atabilirler, gönderebilirim.

SIKÇA SORULAN SORULAR:
*Ben belgelerimi konsolosluğa giderek elden teslim ettim.
Eğer dilekçe e-posta ile gönderilecekse;
visa@ista.auswaertiges-amt.de visa@ista.diplo.de
*İtiraz dilekçemin sonuçlanması 1 ay sürdü. İtiraz dilekçesi sonuçlanma süresi yoğunluğa bağlı olarak değişiyormuş ve yasal cevaplama süreleri 6 haftaya kadarmış.
*İtiraz dilekçesi sadece Türkçe de gönderilebilir ama Almanca olarak göndermenin süreci hızlandıracağını duymuştum
*Dilekçeyi eklerle birlikte veriyorsunuz. Gereksiz bulduklarını zaten almıyor sizden teslim alanlar.


Sağlıcakla kalın...






27 Ekim 2013 Pazar

Tanıyorum



(Leyla ile Mecnun dizisinin sadece 2-3 bölümünü izledim ve son olarak da yayımlanmayan finalinin nasıl olduğunu.)


Bir "Mecnun (bir kaza geçiriyor ve yatağa bağlı kalıyor ama konuşamıyor bile ve sadece bakıyor yatağında)" tanıyorum ben de.Hatta 3 harf değiştirsen "Mecnun"'dan, oluverecek gibi.
Çok iyi tanıyorum.


Düşünüyorum şimdi, nasıl kalmışımdır acaba aklında, bir ağaç olarak mı,  hep önlükle gördüğü ilkokul arkadaşı mı, tuzluk mu, japon balığı mı?

Ne garip şimdi herkes, herkes farklı hayatlarını sürüyor, gelmişim 4.006,4 km öteye, düşünüyorum.
Acaba hala en iyi arkadaşı mıyımdır?


9 Temmuz 2013 Salı

İspanya İstanbul Konsolosluğu Vize Başvurusu

                               


                             İSPANYA İSTANBUL KONSOLOSLUĞU VİZE BAŞVURUSU
                                                      (6 Ay'dan az kalacaklar için)



Kendimi yedip bitirdiğim şu VİZE konusunu detaylıca açıklamak istiyorum ve kendimi bunu yapmakta zorunluymuş gibi hissediyorum.

Vize haberim, artık ben reddedildiğimi düşünürken (herkese 2 haftada gelirken) bana yaklaşık 23 gün sonra geldi.Telaş yapmayın, yiyip bitirmeyin kendinizi.

6 Ay ve daha az kalacaklar için vize randevusu alma ve başvurma,

1-) Vize randevusunu almak için VFS Global şirketini arıyoruz ve bize en yakın zamana randevu tarihini veriyorlar.

2-)İstanbul'u bilmeyen için, konsolosluk yerimiz: Levent Polis Karakolunu arkamıza alıyoruz Fesleğen sokaktan dümdüz hiç sapmadan yokuşu çıkıyoruz.Polis klübesini göreceğiz ve solumuzda koca koyu yeşil bir demir kapı olacak.

3-)İçeri rezervasyon sırasına göre alınıyoruz.Güvenlikçi abi isimleri teker teker söylüyor ve pasaport kontrolü ile içeri giriyoruz.İçeri girerken İspanyol polis Telefonu kapa diyor Türkçe, anlamayabilirsiniz şimdiden bir çağrışım olsun kulağınızda bana 2-3 kere tekrarladı :))
İçeride uhu,makas gibi kırtasiye malzemeleri var ve ilk sırada değilseniz başvuru formunuzu doldurmak için orada uzun bir zamanımız oluyor, orda birbirimize yardımcı olarak doldurabiliriz.)

4-) İSTENİLEN BELGELER,(Sırasıyla yazmaya çalışacağım, yanlış yazabilirim, siz yine Vize başvuru sırasında camda asılı o yazıya göre sıralarsınız en azından aklınızda sıralı olacağı bulunsun)

*Vize Başvuru Formu(National olan: National Application Form isterseniz Türkçe örneğine bu linkten (National Vize Formu Örneği) ulaşabilirsiniz.)
-Bunu doldururken özen göstermeliyiz,camda yine yazı var 2 adet telefon numarası yazın diye, ama bir şeyi örnek de vermek istiyorum Place and Date yazan yere sadece tarihi yazmıştım, öyle çok küçük hatalar için de sıkıntıya sokmayın kendinizi.)

*Karşı okuldan gelen kabul belgesi.(Orjinali gerekmiyor, her dökümanın fotokopisini istiyorlar zaten)

*Ev üniversitemizden öğrenci belgesi.(Transkript de götürmüştüm onu almadılar.)

*Seyahat sağlık sigortası.(Bu konuda demek istediğim tek şey var: Allianz'dan yaptırın, zaten hem ucuz hem de onların istediği gibi.)(Örneğin benim 179 gün için 45.01 euro idi)

*Konaklama (Arkadaşlar eğer yeriniz belli olmadıysa www.booking.com 'dan 15 günlük veya fazla olacak şekilde rezerve yaptırınız. Orada bir sürü sonuç konaklama imkanı çıkacaktır. Dikkat edin rezervasyon iptal edilenden olsun. Çıktısını alır iptal edersiniz. Bu rezervasyondaki adresi national formumuzdaki bir bölüme yazacağız.)

*Okuldan hibe alacağımıza dair belge. (Bunu ev üniversitemizin uluslararası ilişkiler ofisi veriyor.Onlardan isteyebiliriz.)

*Maddi durum evrakları.( Bu konuyu biraz açabilirim. Kendimi örnek vererek anlatacağım.
-Benim elimde hibe alacağıma dair belge vardı. Kendi adıma hesap cüzdanım yoktu yani çoğu arkadaşımızın hesapta gösterdiği parayı ( 5000 tl diyen var, 3000 euro diyen var, fazlasını diyen var vb.) ben hiç göstermemiştim. Ancak babamın tüm masraflarımı karşılayacağına dair noterden bir yazı imzalattırmıştım. Babamın euro hesabı, dolar hesabı ve kendine ait şirketinin hesapları vardı hepsinin hesap özetini çıkarttırdık bankadan , hesap hareketlerinde yüksek paralar girip çıkmıştı ama mevcut bakiyesi 1000 dolar veya euro yu geçmiyordu. Burada anlatmak istediğim benim vizem sadece bana verilen hibenin güvencesinde çıkmış olabilir.Ama siz yine ne olursa olsun bir şeyler yatırın benim gibi kara kara düşünmeyin, imkanı olamayan arkadaşlarım da reddedilir derdine sokmasın kendini,anlatmak istediğim bu. Ben hiç duymamıştım o para yatırma olayını o yüzden yatırıp göstermemiştim.Vizemin uzun sürede çıkmasının nedeninin bu olduğunu düşündüğüm zamanlar oldu.
-Ev tapusu varsa arsanızın tapusu varsa şirket şeyleri varsa arabanın şeysi vb., Bu arada bizim araba kredili olduğu için rehin gözüküyordu ve ben onu da verdim.Öyle bir şey yapmayın.:)


*Pasaport fotokopisi.( Ben sadece ilk sayfasını ve yan sayfasını verdim 1.,2.,3. ve 60. sayları felan değil)



Eksta Bilgiler,


1-)Eğer konaklama için yeriniz hazırsa, Örneğin yurt için, yurttan gelen kabul belgesi felan gerekiyormuş..
Bir arkadaşın yazdığına göre de, bir daire kiraladıysanız o dairenin sahibinin Kimlik fotokopisi gerekiyormuş.
2-)6 aydan fazla kalmak isteyen ve 6 ay ve daha az'ı için vize alan arkadaşlar için: Vizenin İspanyadan uzatılabileceği söyleniyor...
3-)Sponsor dilekçesi, yani masraflarımın babam tarafından karşılanacağına dair bir belge götürdüm. İçeriği şöyleydi ............ Tc numaralı oğlum .........'nin İspanyada Kalacağı süre boyunca maddi ve manevi tüm masrafları tarafımdan karşılanacaktır.. gibi bir yazıydı ama tam olarak bu değil .Bu yazıyı noter'den birileri yazmış ve babam da imza atmış, orjinal bir şekilde bana yollamıştı.Bunun gerekli olabileceğini düşünüyorum.
*Aklıma geldikçe bu bölüme bir şeyler eklemeye çalışacağım.


NOT: Arkadaşlar diğer arkadaşlarımdan farklı olarak,
*Ben Nufüs cüzdan fotokobisi vermedim, sadece 1 adet fotoğraf verdim aslında onu da national form üzerine yapıştırdım.Pasaport fotokopisinin ilk sayfasını ve hemen yan sayfasını verdim.Hesabıma para yatırmadım.Uçak bileti rezervasyonu fotokopisini vermedim.


* İstanbul Konsolosluğu erasmus öğrencilerinden herhangi bir ücret almıyor. Tüm belgelerin fotokopisini istemekte ısrar ediyorlar. 6 aydan fazla kalacaklar için sağlık raporu ve adli sicil raporu istiyorlar. Vizeme 12 haziran 2013 tarihinde başvurdum, 5 temmuz 2013 tarihinde 0212 270 .. .. numara tarafından (Vizenin çıktığını telefonda söylemiyorlar,pasaportunuzu alabilirsiniz diyorlar ve hafta içi 14:30-15 arasında gelmemiz gerektiğini söylüyorlar) arandım ve 9 temmuz tarihinde nihayet vizeme ulaştım.Darısı başınıza... Benim de bu belgeleri toplamamda yardımcı olan, sıkılmadan deneyimlerini aktaran ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim...

28 Haziran 2013 Cuma

Kaybolma

Uzun zamandır girmiyormuşum blog'uma,
aklıma geldi az söyleyeceklerim var;

Mutlu ettiğim insanlar var, mutsuz eder gibi olduğum.Daha mutlulular şimdi, her şeyleri daha yolunda.Her anlamda.

Daha da çok mutlu etmek istediğim insanlar vardı, kayboldular.

Gidiyorum denizime o güneşin altında en iyi arkadaşlarımla sohbet ediyorum gülüşüyorum deliler gibi; kızarıyorum yine tavuk gibi.
Çıkıyorum akşamları yine en yakınlar var yanımda olabildiğince rahat, biraz daha rahat.
Saat kaç olmuş hala planlar yapıyorum mesala; neyle yapalım, nasıl olsa?
Dinleyemiyorum yazları hüzünlü şarkı,Antalyamın havasından mı bilmem, güneşi görünce cıvıtıyorum, radyoda hep yabancı çalsın...

Yukarıda yazdıklarımın şu an yazacaklarımla alakası olmayabilir.

Çocuk biraz yavaş değiş.Kimse arkandan kovalamıyor ki, abine benzeme demeyeceğim daha çok benze! ama onun gibi olma...KAYBOLMA!

Yarın yine güneş açacak, yine en uzun paragrafımı yaşayacağım.
Unutulacak hava karanlık iken düşünülenler.Bu işler böyle...